Site icon magniphant.com

30’lu Yaşlarınızda Başarılı Olmak İçin 10 Hayat Dersi

40 yaş ve üzeri 600’den fazla kişi 30’lu yaşlarında öğrendikleri hayat derslerini anlatıyor. Bunlardan birkaçı sizi şaşırtabilir.

Kısa bir süre önce abonelerime bir e-posta gönderdim ve 37 yaş ve üstü okuyucularıma 30 yaşındaki hallerine ne tavsiye edeceklerini sordum. Buradaki fikir, daha yaşlı okuyucularımın yaşam deneyimlerini kitle kaynak olarak kullanmak ve onların kolektif bilgeliğine dayanan başka bir makale oluşturmaktı.

Sonuç muhteşem oldu. Çoğu bir sayfadan uzun 600’den fazla yanıt aldım. Hepsini okumak tam üç günümü aldı ve insanların gönderdiği içgörülerin kalitesi karşısında şaşkına döndüm.

Her şeyden önce, bu makalenin oluşturulmasına katkıda bulunan ve yardımcı olan herkese yürekten teşekkür ederim.

E-postaları incelerken beni en çok şaşırtan şey bazı tavsiyelerin ne kadar tutarlı olduğuydu. Aynı 5-6 tavsiye, kelimenin tam anlamıyla 100’lerce e-postada farklı şekillerde tekrar tekrar ortaya çıktı. Görünen o ki, hayatınızın bu on yılıyla özellikle ilgili olan birkaç temel tavsiye var.

Aşağıda, 600 e-postanın tamamında ortaya çıkan en yaygın 10 başlık yer almaktadır. Makalenin büyük bir kısmı okuyuculardan alınan alıntılardan oluşmaktadır. Bazıları anonim bırakılmıştır. Diğerlerinin ise yaşları belirtilmiştir.

1. Emeklilik İçin Tasarruf Yapmaya Şimdiden Başlayın

“20’li yaşlarımı umarsızca geçirdim, ancak 30’lu yaşlar büyük bir finansal hamle yaptığınız zamanlar olmalı. Emeklilik planlaması ertelenecek bir şey değildir. Sigorta, vergi ve kredi gibi sıkıcı şeyleri anlamak önemlidir çünkü artık hepsiyle siz ilgilenmek sozundasınız. Bu konularda kendinizi eğitin.” (K…., 41)

Bu en yaygın tavsiye – o kadar yaygın ki neredeyse her e-postada bu konuyla ilgili bir şeyler yazıyordu – finansal durumunuzu düzene sokmaya ve emeklilik için birikim yapmaya bugünden başlamak…

Bu tavsiye birkaç kategoriye ayrılıyordu:

Bir okuyucu şöyle yazmış: “Yıllık brüt maaşınızın %10’undan fazla borcunuz varsa bu büyük bir tehlike işaretidir. Harcamayı bırakın, borcunuzu ödeyin ve tasarruf etmeye başlayın.” Bir başkası ise şöyle yazmış: “Acil durum fonunda daha fazla para biriktirirdim çünkü beklenmedik harcamalar bütçemi gerçekten mahvediyor. Emeklilik fonu konusunda daha gayretli olurdum, çünkü şu anda benimki oldukça küçük görünüyor.”

Bir de 30’lu yaşlarında birikim yapamadıkları için tamamen batmış olan okuyucular vardı. Bir okuyucu, 30 yaşındayken her ay maaşının %10’unu biriktirmiş olmayı diliyor. Kariyeri çok iyi gitmedi ve şimdi 57 yaşında, hala maaşlı çalışıyor. 58 yaşındaki bir başka kadın, kocası ondan daha fazla kazandığı için birikim yapmamış. Daha sonra boşanmışlar ve kısa süre sonra sağlık sorunları yaşamaya başlıyor ve boşanma anlaşmasında aldığı tüm parayı tükettiğini yazıyor. O da şimdi maaşlı çalışmak zorunda ve yavaş yavaş emekli aylığının bağlanacağı günü bekliyor. Bir başka adam, tasarruf etmediği ve 2008 krizinde beklenmedik bir şekilde işini kaybettiği için oğlu tarafından desteklenmek zorunda kaldığını anlattı.

Mesele açıktı: Erken yaşlarda tasarrufa başlayın ve mümkün olduğunca çok tasarruf edin. Bir kadın bana e-posta göndererek 30’lu yaşlarında iki çocuklu bir anne olarak düşük ücretli işlerde çalıştığını ve yine de her yıl emeklilik fonuna bir miktar para koymayı başardığını söyledi. Erken başladığı ve akıllıca yatırım yaptığı için şu anda 50’li yaşlarında ve hayatında ilk kez finansal olarak özgür hissediyor. Anlatmak istediği: Bu her zaman ve her şartta mümkün.

2. Sağlığınıza İyi Bakmaya Hemen Başlayın

“Zihnin yaşı kabul etmesi, vücudunuzun yaşlanmasının 10 ila 15 yıl gerisindedir. Sağlığınız düşündüğünüzden daha hızlı bozulacak ama bunu fark etmek çok geç olacak, çünkü yaşlanmak istemiyorsunuz.” (T….., 55)

Hepimiz sağlığımıza dikkat etmemiz gerektiğini biliyoruz. Hepimiz daha iyi beslenmemiz gerektiğini, daha iyi uyumamız gerektiğini, daha fazla egzersiz yapmamız gerektiğini biliyoruz. Ancak tıpkı emeklilik birikimlerinde olduğu gibi, daha yaşlı okuyuculardan gelen yanıt da yüksek sesle ve oybirliğiyle: şimdi sağlıklı olun ve sağlıklı kalın.

Bunu o kadar çok kişi söyledi ki, başkalarından alıntı yapma zahmetine bile girmeyeceğim. Söyledikleri hemen hemen hep aynıydı: Vücudunuza davranış şeklinizin kümülatif bir etkisi vardır; vücudunuz bir yılda aniden bozulmaya başlamaz, siz fark etmeden yavaş yavaş bozulmaktadır. Bu on yıl, bu bozulmayı yavaşlatmak içindir.

Ve yapılacaklar sadece tipik anne tavsiyesi olan sebzelerinizi yemeniz şeklinde değil. Bunlar kanserden kurtulanlardan, kalp kriziatlatanlardan, felçten kurtulanlardan, diyabet ve tansiyon sorunları olanlardan, eklem sorunları ve kronik ağrıları olanlardan gelen e-postalardı. Hepsi aynı şeyi söylüyordu: “Geriye dönebilseydim, daha iyi beslenmeye ve egzersiz yapmaya başlardım ve durmazdım. O zamanlar bahaneler üretiyordum. Ama olacaklar hakkında hiçbir fikrim yoktu.”

3. Size İyi Gelmeyen İnsanlarla Zaman Geçirmeyin

“Hayatınıza değer katmayan insanlara, faaliyetlere ve sorumluluklara nasıl “hayır” diyeceğinizi öğrenin.” (H….., 37)

Sağlığınıza ve mali durumunuza dikkat edin söylemlerinden sonra, 30 yaşındaki hallerine dönüp bakan insanların en yaygın tavsiyesi ilginçti: geriye dönüp hayatlarında daha keskin sınırlar koymaları ve zamanlarını daha iyi insanlara ayırmaları. “Sağlıklı sınırlar belirlemek, kendiniz veya başka bir kişi için yapabileceğiniz en sevgi dolu şeylerden biridir.” (K….., 43)

Bu tam olarak ne anlama geliyor?

“Size iyi gelmeyen insanlara tahammül etmeyin. Nokta. Onlara maddi nedenlerle tahammül etmeyin. Duygusal nedenlerle tahammül etmeyin. Çocuklarınızın iyiliği ya da rahatlığı için onlara müsamaha göstermeyin.” (J…., 52)

“Vasat arkadaşlara, işlere, aşka, ilişkilere ve hayata razı olmayın.” (S…., 43)

“Yalnızca sizi daha iyi biri yapan, en iyi yönlerinizi ortaya çıkaran, sizi seven ve kabul eden insanlarla vakit geçirin.” (C…..)

İnsanlar genellikle sınır koymakta zorlanırlar çünkü bir başkasının duygularını incitmek istemezler ya da karşısındakini değiştirmemeye veya kendilerine davranılmasını istedikleri şekilde davranma eğiliminde olurlar. Ancak bu asla işe yaramaz. Hatta çoğu zaman durumu daha da kötüleştirir. Bir okuyucunun söylediği gibi, “Bencillik ve kişisel çıkar iki farklı şeydir. Bazen nazik olmak için zalim olmanız gerekebilir.”

20’li yaşlarımızdayken fırsatlar o kadar açıktır ve deneyimimiz o kadar azdır ki, tanıştığımız insanlara, bağlılığımızı hak edecek hiçbir şey yapmamış olsalar bile bağlanırız. Ancak 30’lu yaşlara geldiğimizde iyi ilişkilerin zor elde edildiğini, tanışılacak insan ve arkadaş edinme sıkıntısı olmadığını ve hayatta bize yardımcı olmayan insanlarla zamanımızı boşa harcamanın bir anlamı olmadığını öğrenmiş oluruz.

4. Önem Verdiğiniz İnsanlara İyi Davranın

Hayatımıza kimlerin girmesine izin verdiğimiz konusunda daha katı sınırlar koyarken, birçok okuyucu yakın tutmaya karar verdiğimiz arkadaşlarımız ve ailemiz için zaman ayırmamızı tavsiye ediyor.

“Bazen bazı ilişkileri önemsememiş olabileceğimi düşünüyorum ve o kişi gittiğinde, bu ilişkiler de bitmiş oluyor. Ne yazık ki yaşlandıkça bir şeyler olmaya başlıyor ve bu da en yakınınızdakileri etkiliyor.” (E…, 45)

“Size yakın olanların kıymetini bilin. Parayı ve işi geri alabilirsiniz ama zamanı asla geri alamazsınız.” (A…., 41)

“Herkesin hayatında, herkesin aile ve arkadaş çevresinde trajediler yaşanır. Bu trajediler yaşanırken başkalarının güvenebileceği kişi olmaya özen gösterin. Bence 30 ila 40 yaş arası, sizin ya da sevdiklerinizin başına asla gelmeyeceğini düşündüğünüz pek çok şeyin nihayet gelmeye başladığı on yıldır. Ebeveynler ölür, eşler ölür, bebekler ölü doğar, arkadaşlar boşanır, eşler aldatır… liste uzayıp gider. Sadece orada bulunarak, dinleyerek ve yargılamayarak bu zamanlarda birine yardımcı olmak bir onurdur ve ilişkilerinizi muhtemelen henüz hayal edemeyeceğiniz şekillerde derinleştirecektir.” (R….., 40)

5. Her şeye sahip olamazsınız; Birkaç Şeyi Gerçekten İyi Yapmaya Odaklanın

“Hayatta her şey bir değiş tokuştur. Bir şey elde etmek için başka bir şeyden vazgeçersiniz dolayısıyla hepsine sahip olamazsınız. Bunu kabul edin.” (E…., 60)

20’li yaşlarımızda çok fazla hayal kurarız. Dünyadaki tüm zamana sahip olduğumuza inanırız. Ben de web sitemin ilk kariyerim olacağına dair hayaller kurduğumu hatırlıyorum. Bu konuda uzmanlaşmak için bile on yıldan daha uzun bir süre gerektiğini bilmiyordum. Ve şimdi yetkinim diyebilirim, büyük bir avantajım var ve yaptığım işi seviyorum, neden bunu başka bir kariyer için değiştireyim ki?

Başka bir okuyucu: “Kendime bir ya da iki hedefe/hevese/hayale odaklanmamı ve bunlar için gerçekten çalışmamı söylerdim. Dikkatiniz dağılmasın.” Ve bir diğeri: “Her şeyi yapamayacağınızı kabul etmelisiniz. Hayatta özel bir şey başarmak için çok fazla fedakarlık gerekir.”

Birkaç okuyucumuz, çoğu insanın kariyerlerini ergenliklerinin sonlarında veya 20’li yaşlarının başlarında keyfi olarak seçtiklerini ve o yaşlarda yaptığımız birçok seçimde olduğu gibi, bunların genellikle yanlış seçimler olduğunu belirtti. Nelerde iyi olduğumuzu ve neleri yapmaktan hoşlandığımızı anlamak yıllar alır. Ancak birincil güçlü yönlerimize odaklanmak ve bunları bir ömür boyu en üst düzeye çıkarmak, başka bir şeyi yarım yamalak yapmaktan daha iyidir.

“30 yaşındaki halime, başkalarının ne düşündüğünü bir kenara bırakıp güçlü yönlerimi ve neye tutkuyla bağlı olduğumu belirlemesini ve hayatını bunların etrafında kurmasını söylerdim.” (S…., 58)

Bazı insanlar için bu, 30’lu yaşlarında ve sonrasında bile büyük riskler almak anlamına gelecektir. Bu, on yıl boyunca inşa ettikleri bir kariyerden vazgeçmek ve uğruna çok çalıştıkları ve alıştıkları paradan vazgeçmek anlamına gelebilir. Bu da bizi şu noktaya getiriyor…

6. Risk Almaktan Korkmayın, Hala Değişebilirsiniz

“Çoğu kişi 30 yaşına geldiğinde kariyerinin oturmuş olması gerektiğini düşünse de, yeniden başlamak için hiçbir zaman geç değildir. Bu on yıl boyunca en büyük pişmanlıkları yaşadığını gördüğüm kişiler, doğru olmadığını bildikleri bir işte kalmaya devam edenlerdir. Günlerin haftalara, haftaların yıllara dönüştüğü, ancak 40 yaşına geldiğinde, 10 yıl önce farkında oldukları ama harekete geçmedikleri bir sorun için harekete geçemedikleri için orta yaş kriziyle uyanmaları çok normaldir.” (R…., 41)

Birçok okuyucu, 30 yaşına kadar her şeyi “çözmüş” olmamız gerektiğini toplumun bize dayattığını belirtti – kariyer durumumuz, flört/evlilik durumumuz, mali durumumuz vb. Ancak bu pek de doğru değil. Aslında, onlarca okuyucu, bu toplumsal “yetişkin olma” beklentilerinin sizi bazı riskler almaktan ve yeniden başlamaktan alıkoymasına izin vermemeniz için yalvardı.

“41 yaşıma girmek üzereyim ve 30 yaşındaki halime şunu söylerdim: Hayatını inanmadığın bir ideale uydurmak zorunda değilsin. Hayatınızı yaşayın, onun sizi yaşamasına izin vermeyin. Gerekirse her şeyi yıkmaktan korkmayın, her şeyi yeniden inşa etme gücüne sahipsiniz.” (L…., 41)

Birçok okuyucu 30’lu yaşlarında büyük kariyer değişiklikleri yaptıklarını ve bu nedenle daha iyi durumda olduklarını anlattılar. Bir tanesi öğretmen olmak için askeri mühendis olarak çalıştığı kazançlı bir işi bırakmış. Yirmi yıl sonra, bunun hayatının en iyi kararlarından biri olduğunu söyledi.

“Daha az korku. Daha az korku. Daha az korku. Gelecek yıl 50 yaşıma gireceğim ve bu dersi yeni öğreniyorum. Korku 30 yaşındayken hayatımda çok zararlı bir itici güçtü. Evliliğimi, kariyerimi, kişisel imajımı son derece olumsuz bir şekilde etkiledi. Şundan suçluydum: Başkalarının benim hakkımda konuşuyor olabileceğini varsaymak. Başarısız olabileceğimi düşünmek. Sonucun ne olabileceğini merak etmek. Tekrar yapabilseydim, daha fazla risk alırdım.” (A…., 49)

7. Her Zaman Büyümeye ve Kendinizi Geliştirmeye Devam Etmelisiniz

“Bir kez kaybettiğinizde asla geri getiremeyeceğiniz iki varlığınız var: bedeniniz ve zihniniz. Çoğu insan 20’li yaşlarında kendini geliştirmeyi ve bunun üzerinde çalışmayı bırakır. Çoğu insan 30’lu yaşlarında kendini geliştirme konusunda endişelenemeyecek kadar meşguldür. Ancak kendini eğitmeye devam eden, düşüncelerini geliştiren, zihinsel ve fiziksel sağlığına dikkat eden az sayıdaki kişiden biriyseniz, 40 yaşına geldiğinizde sürüden ışık yılı ileride olacaksınız.” (S…., 48)

Warren Buffett’ın bir zamanlar söylediği gibi, genç bir insanın yapabileceği en büyük yatırım kendi eğitimine, kendi zihnine yaptığı yatırımdır. Çünkü para gelir ve gider. İlişkiler gelip geçicidir. Ama bir kez öğrendiğiniz şey sonsuza kadar sizinle kalır.

“Bir numaralı hedef daha iyi bir insan, eş, ebeveyn, arkadaş, iş arkadaşı vs. olmaya çalışmak, başka bir deyişle birey olarak gelişmektir.” (A……., 39)

8. Kimse (Hâlâ) Ne Yaptığını Bilmiyor, Buna Alışın

“Zihinsel, duygusal ve sosyal olarak çoktan ölmediyseniz, 5 yıl sonraki hayatınızı tahmin edemezsiniz. Beklediğiniz gibi gelişmeyecektir. O yüzden durun artık. Geleceği planlayabileceğinizi varsaymaktan vazgeçin, şu anda olanları takıntı haline getirmekten vazgeçin çünkü nasıl olsa değişecek ve hayatınızın gidişatıyla ilgili kontrol sorununu aşın. Daha fazla risk alabilir ve hiçbir şey kaybetmezsiniz; hiç sahip olmadığınız bir şeyi (gelecekte sahip olacağınızı düşündüğünüz için) kaybedemezsiniz. Ayrıca, kayıp duygularının çoğu zaten zihninizdedir – uzun vadede çok azı önemlidir.” (T…., 56)

“Şu anda önemli olduğunu düşündüğünüz şeylerin çoğu 10 ya da 20 yıl sonra önemsiz görünecek. Buna büyüme denir. Sadece kendinizi her zaman çok ciddiye almamayı ve buna açık olmayı unutmamaya çalışın.” (S…., 57)

“Son on yıldır kendinizi bir şekilde yenilmez hissetmenize rağmen, ne olacağını gerçekten bilmiyorsunuz ve ne kadar kendinden emin konuşurlarsa konuşsunlar hiç kimse de bilmiyor. Bu, kalıcılığa ya da güvenliğe saplantılı olanlar için rahatsız edici olsa da, her şeyin her zaman değiştiği gerçeğini kavradığınızda gerçekten özgürleşiyorsunuz. Son olarak, gerçekten üzücü zamanlar olabilir. Acıyı köreltmeyin ya da ondan kaçmayın. Hüzün herkesin yaşamının bir parçasıdır ve açık ve tutkulu bir kalbin sonucudur. Bunu onurlandırın. Her şeyden önemlisi, kendinize ve başkalarına karşı nazik olun, bu çok parlak ve güzel bir yolculuk.” (P….., 38)

“44 yaşındayım. 30 yaşındaki halime, 40 yaşındayken de hayatımın yine aptalca şeylerle dolu olacağını hatırlatırdım… Yani, 30 yaşındaki halim, havalara girme. Hâlâ hiçbir şeyi bilmiyorsun. Ve bu kötü bir şey değil.” (S……, 44)

9. Ailenize Yatırım Yapın; Buna Değer

“Ailenizle daha fazla vakit geçirin. Yetişkin olduğunuzda bu farklı bir ilişki içinde olacaksınız ve etkileşimlerinizi nasıl yeniden tanımlayacağınız size bağlıdır. Sizi her zaman çocukları olarak görecekler, ta ki siz nasıl biri olduğunuzu görmelerini sağlayana kadar. Herkes yaşlanır. Herkes ölür. İşleri yoluna koymak ve aile bağlarının tadını çıkarmak için zaman yaratın.” (K…., 41)

Aile hakkında gelen yanıtların sayısı ve bu yanıtların gücü beni çok etkiledi. Aile benim için bu on yılın en önemli konusu, çünkü her iki uçtan da etkileniyorsunuz. Ebeveynleriniz yaşlandı ve kendi kendine yeten bir yetişkin olarak onlarla ilişkinizin nasıl işleyeceğini düşünmeye başlamanız gerekiyor. Ayrıca kendi ailenizi kurmayı da düşünmeniz gerekiyor.

Hemen hemen herkes ebeveynlerinizle yaşadığınız sorunları aşmanız ve onlarla ilişkinizi yürütmenin bir yolunu bulmanız konusunda hemfikirdir. Bir okuyucu şöyle yazmış: “Artık kendi eksikliklerin için aileni suçlamak için çok yaşlısın. 20 yaşında evden ayrıldığın için bundan kurtulabilirdin. 30 yaşında bir yetişkinsin. Ciddiyim. Hayatına devam et.”

Ama bir de her 30 yaşındakinin kafasını kurcalayan bir soru var: Bebek yapmak mı, yapmamak mı?

“Zamanınız yok. Paranız yok. Önce kariyerini mükemmelleştirmelisin. Bildiğiniz gibi hayatınızı bitirecekler. Geçin bunları… Çocuklar harikadır. Sizi her yönden daha iyi yaparlar. Sizi sınırlarınıza kadar zorlarlar. Sizi mutlu ederler. Çocuk sahibi olmayı ertelememelisiniz. Eğer 30 yaşındaysanız, şimdi bu konuda gerçekçi olmanın tam zamanı. Asla pişman olmayacaksınız.” (K….., 38)

“Çocuk sahibi olmak için ‘doğru zaman’ diye bir şey yoktur çünkü çocuk sahibi olana kadar neye bulaştığınızı bilemezsiniz. Çocukları büyütmek için iyi bir evliliğiniz ve çevreniz varsa, onları daha geç doğurmaktansa daha erken doğurmayı tercih edin, böylece onlardan daha fazla keyif alırsınız.” (C…., 45)

“Evlilik hayatının nasıl bir şey olduğuna dair tüm önyargılarım yanlışmış. Özellikle de çocuk sahibi olduktan sonra. Deneyime açık kalmaya ve bir insan olarak değişken olmaya çalışın; evliliğiniz buna değer ve mutluluğunuz her şey kadar değişme ve uyum sağlama yeteneğinize de bağlı görünüyor. Çocuklar bir insanın üstlenebileceği en tatmin edici, zorlu ve yorucu çabadır.” (R….., 44)

Ancak ilginç bir şekilde, aşağıdaki gibi bir dizi e-posta aldım:

“10-13 yıl öncesine kıyasla şimdi bildiğim şey basitçe şu… barlar, kadınlar, plajlar, içki üstüne içki, kulüpler, farklı şehirlere seyahatler çünkü işten başka hiçbir sorumluluğum yoktu… Bu hayatın her anısını bana gerçekten aşık olan iyi bir kadınla takas ederdim… ve belki bir aile. Eklemek isterim ki, gerçekten büyümeyi, bir aile kurmayı ve işteki başarıdan başka sorumluluklar almayı unutmayın. Hala biraz eğleniyorum… ama bazen dışarı çıktığımda, mezun olduktan sonra liseye geri dönmeye devam eden adam gibi hissediyorum. Her yerde aşık ve flört eden insanlar görüyorum. Benim yaşımdaki “herkes” şimdiye kadar ilk ya da ikinci evliliğini yapmıştır! Sürekli bekar olmak tüm evli arkadaşlarıma harika geliyor ama bir insanın hayatını yaşamak için seçmesi gereken yol bu değil.” (A….., 43)

Sonuç: Görünen o ki, mutlu ve tatmin edici bir yaşam için aile kurmak kesinlikle gerekli olmasa da, insanların çoğu, ilişkilerin sağlıklı olduğu ve toksik ve istismar edici olmadığı varsayımıyla, ailenin her zaman yatırıma değer olduğunu keşfetmiştir.

10. Kendinize Karşı Nazik Olun, Kendinize Saygı Gösterin

“Biraz bencil olun ve her gün kendiniz için bir şey yapın, ayda bir farklı bir şey ve her yıl muhteşem bir şey.” (N…., 60)

Bu, nadiren bir e-postanın ana konusu oldu, ancak neredeyse hepsinde bir şekilde mevcuttu: kendinize daha iyi davranın. Neredeyse herkes bunu şu ya da bu şekilde dile getirdi. Bir okuyucu, “Hayatınızı sizin kadar önemseyen ya da düşünen kimse yok,” diye söze başladı ve “hayat zor, bu yüzden kendinizi sevmeyi şimdi öğrenin, daha sonra öğrenmek daha zor,” diye bitirdi.

Birçok okuyucu eski bir klişeye yer verdi: “Küçük şeylerle uğraşmayın…” 60 yaşındaki bir okuyucum bilgece şöyle dedi: “Bir sorunla karşılaştığınızda kendinize ‘Bunun beş yıl, on yıl sonra bir önemi olacak mı? Eğer olmayacaksa, birkaç dakika üzerinde durun ve sonra bırakın gitsin.” Görünüşe göre pek çok okuyucu, hayatı olduğu gibi her şeyiyle kabul etmenin yaşam dersine odaklanmış durumda.

Bu da beni 58 yaşındaki bir okuyucumun son sözüne getiriyor:

“Kırk yaşıma geldiğimde babam bana kırklı yaşlarımın tadını çıkaracağımı söyledi çünkü yirmili yaşlarda her şeyi bildiğini sanırsın, otuzlu yaşlarda muhtemelen bilmediğini fark edersin ve kırklı yaşlarda rahatlayıp her şeyi kabullenebilirsin. 58 yaşındayım ve o haklıydı.”

Emeği geçen herkese teşekkür ederim.

Exit mobile version