Site icon magniphant.com

Amerikan Kongre Oturumundan Sonra UFO’lar Hakkında Bildiklerimiz ve Bilmediklerimiz

Jimmy Carter bir UFO gördüğünü kamuoyuna açıklamak için dört yıl bekledi. Carter 1969’da, Georgia eyaleti senatörlüğü yaptığı yıllar ile valilik yaptığı yıllar arasında, Lion’s Club toplantısı yaptıkları bir gece, toplantı sonrası gökyüzünde asılı duran gizemli bir ışıklı cisim gördü. Carter bu olayı uzun yıllar kendine sakladı ve ancak 1973 yılında Oklahoma’daki Uluslararası UFO Bürosu’na rapor vermeye karar verdi.

Karar? Burada görülecek bir şey olmadığı yönünde idi. Basit bir astronomik inceleme ile Carter’ın o tarihte gökyüzünde gördüğü şeyin Venüs olduğunu ortaya çıkardı. Venüs’ün aşırı parlaklığı UFO’lara inananları daha önce de yanıltmıştı.

Hillary Clinton

Carter, günümüzde daha kibarca “tanımlanamayan hava olayları” (UAP) olarak adlandırılan olaylara ilgi gösteren tek tanınmış kamu görevlisi değil. 2016 yılında, o zamanki başkan adayı Hillary Clinton’a bir röportajda UAP hakkında soru sorulduğunda şu yanıtı vermişti: “Bilmiyorum. Bilgilerin bize gelecekte ne göstereceğini görmek istiyorum. İnsanların mutfaklarında oturup uyduramayacağı kadar çok hikaye var.”

Barack Obama

2021 yılında eski ABD Başkanı Barack Obama da benzer bir soruya şöyle yanıt vermişti: “Gökyüzündeki cisimlerin görüntüleri ve kayıtları var… Nasıl hareket ettiklerini veya yörüngelerini açıklayamıyoruz. Bu yüzden, bunun ne olduğunu araştıran ve anlamaya çalışan ciddi insanların olduğunu düşünüyorum.”

Pentagon gerçek olduğunu doğruladı

ABD Temsilciler Meclisi’nin Ulusal Güvenlik, Sınır ve Dış İlişkiler alt komitesi konuyu ciddiye alarak, başta eski Hava Kuvvetleri Binbaşısı David Grusch olmak üzere çok sayıda tanıkla gün boyu süren bir toplantı düzenledi. 2019 yılında Grusch’tan UAP gözlemleriyle ilgili bir hükümet görev gücüne liderlik etmesi istendi. Bu anlamsız bir görev değildi. ABD Donanma pilotları ve diğer Amerikan askeri güçleri, geleneksel havacılık fiziğine meydan okuyan her türlü şekilde hareket eden uçan nesnelerin 650’den fazla örneğini rapor ettiler – havada dikey dönme, mevcut hiçbir teknolojinin yönetemeyeceği bir çeviklikle yön değiştirme. Hiçbiri algılanabilir egzoz üretmedi. Bazıları, içinde bulunabilecek herhangi bir insan için ölümcül G kuvveti üretecek bir çeviklikle döndü. 2020 yılında Pentagon, Donanma’nın gördüğü üç UAP’nin videosunu yayınlayarak, UAP’ler her neyse, onların gerçek olduğunu doğruladı.

Ancak Grusch’un ifadesi açıklanamayan görüntü iddialarından çok daha fazlasını içeriyordu. Tanığa göre, ABD ordusu onlarca yıldır düşen UAP’lerin kalıntılarına sahipti ve uzun süredir bunları tersine mühendislikle geliştirmeye çalışıyordu. Sadece bu da değil, hükümet “insan olmayan biyolojik maddeler” ele geçirdi ve 1930’lardan beri “insan olmayan” faaliyetlerin farkındaydı.

Panel başkanı Temsilci Glenn Grothman (R, Wis.) ‘ ın esprileri ve kahkahalar eşliğinde başlayan kongre özellikle Grusch’un ifadesi ortaya çıktıkça yerini şaşkınlığa bıraktı. UAP gözlemleriyle ilgili görev gücüne liderlik ettiği sırada kendisine kazalardan kurtarma ve tersine mühendislik projesinden bahsedilmiş, ancak asıl programa “erişimi engellenmişti”. Bu duruşmalardan önce bile keşifleri hakkında kamuoyu önünde açıklama yaptığında misillemeyle karşılaştı, ancak bu misillemelerin nasıl olduğuna dair hiçbir ayrıntı vermedi. UAP faaliyetlerinden zarar gören çok sayıda meslektaşının olduğunu iddia etmiş ancak yine ayrıntı vermemişti. Daha fazla bilgi vermesinin gizli bilgileri açığa çıkaracağını iddia etti.

Nik Popli’nin bildirdiği üzere, ordu Grusch’un iddialarının üzerine atlamakta gecikmedi. Pentagon sözcüsü Sue Gough TIME’a yaptığı açıklamada, Savunma Bakanlığı’nın (DoD) bugüne kadar “Dünya dışı materyallerin bulundurulması ya da tersine mühendislik ile ilgili herhangi bir programın geçmişte veya gümümüzde var olmadığını ve bahsi geçen iddiaları doğrulayacak herhangi bir bilgiye rastlamadığını” söyledi. “Bakanlık, Amerikan halkına karşı açıklık ve hesap verebilirlik konusunda tamamen kararlıdır… Savunma Bakanlığı ayrıca Kongre’ye zamanında ve eksiksiz rapor verme konusunda da kararlıdır.”

Bu, UAP’lerin 650 kez görülmesinin araştırmaya değer olmadığı anlamına gelmiyor. – özellikle de birçok milletvekilinin ve askeri personelin öne sürdüğü gibi Rusya ya da Çin gibi düşman ülkeler tarafından kullanılan ileri askeri teknoloji ürünleriyse ciddiye alınmaya değer. Dünkü oturumda ifade veren ABD Donanması savaş pilotu Ryan Graves, “Eğer UAP yabancı insansız hava araçları ise, bu acil bir ulusal güvenlik sorunudur.” dedi. Graves bir keresinde Virginia Beach açıklarında bir eğitim tatbikatı sırasında bir UAP ile karşılaştığını söyledi. “Eğer başka bir şeyse, bu bilimin ilgilenmesi gereken bir konudur.”

Ve bilim, özellikle de E.T.’nin kainattaki özel noktamıza nasıl ve neden geldiği söz konusu olduğunda, işlerin son derece karmaşıklaştığı yerdir. Samanyolu’nda 400 milyara yakın yıldız var ve bunların hemen hemen her biri en az bir gezegen tarafından çevrelenmiştir ve birçoğu da bizim güneş sistemimizde olduğu gibi birden fazla gezegen tarafından çevrelenmiştir. Galaksimiz yaklaşık 100.000 ışık yılı genişliğindedir; tek bir ışık yılı 9 trilyon km’den (6 trilyon mil.) biraz daha azdır. Einstein yanılmadığı sürece -ki henüz yanılmadı- hiçbir şey ışık hızını aşamaz ve sadece ona yaklaşmak bile şaşırtıcı derecede teknolojik başarı gerektirir.

Şimdi tüm bu rakamları alın ve iki trilyon ile ya da NASA’nın Hubble Uzay Teleskobu tarafından yapılan gözlemlerin evrende olduğunu tahmin ettiği galaksi sayısıyla çarpın. Bu da ziyaretçi bir uzay aracının sadece bizim küçük dünyamıza gelebilmesi için kat etmesi gereken çok fazla gezegen ve çok fazla kozmik alan demektir.

Belki de gezegenimiz son derece zeki bir uygarlığın özel ilgi alanına giriyordur. Çünkü biz de bir tür zeki yaşam formuyuz. Ancak bu zekanın tek işareti, 1895’te ilk radyo sinyalinin gönderilmesinden bu yana uzaya gönderdiğimiz radyo, TV ve diğer elektromanyetik yayınlar olacaktır. Bu sinyaller ışık hızında hareket ediyor, yani 2023’te bile 128 ışık yılı çapındaki bir kozmik alanda varlığımızı duyurabiliyoruz.

Belki de böyle akıllı dünya dışı komşularımız vardır. Belki de gerçekten ışık hızına yakın bir teknoloji geliştirmeyi başarmışlardır. Belki de 1930’lardan beri bizi ziyaret ediyorlardır. Belki de hükümet bu konuda her şeyi biliyordur ve -Washington istihbaratının iflah olmaz sızıntılarını bir kenara bırakırsak- bir asra yakın bir süredir neredeyse mükemmel bir sırrı mükemmel bir şekilde saklamayı başarmıştır. Tüm bu ihtimalleri -her biri ne kadar olasılık dışı olsa da- bir araya getirdiğinizde belki de Grusch’un anlatacak ilgi çekici bir hikayesi vardır. Ancak bilim en basit cevapları tercih etme eğilimindedir, çünkü bunlar genellikle doğru olanlardır. UAP’lerin ne olduğuna dair henüz bir açıklamamız olmayabilir ve bu soruyu gerçekten de araştırmalıyız.

Exit mobile version